|
Burada elde edilen sonuçların. Kadın ve erkeklerin farklı evrimsel gelişim yolları ile bunun psikolojik yönelimlerini etkilemesi ile derinden bagi var. Erkekler duygusal açıda... |
|
Burada elde edilen sonuçların. Kadın ve erkeklerin farklı evrimsel gelişim yolları ile bunun psikolojik yönelimlerini etkilemesi ile derinden bagi var. Erkekler duygusal açıdan daha duyarsız ve acik rekabete yatkın iken kadınlar ise daha duyarlı ve açık rekabete kapalı varlıklar. Buda kadın sayısı arttirilca ne olursa olsun eşitlik ve zayıf toplulukların korunması gibj kavramların akademide rekabet ve niteligin önüne geçmesine yol açıyor. Buda bize Sosyal dogruculuk , kapsayicilik , eşitlik gibi kavramların güçlenmesi olarak geri dönüyor. Fakat bu guclenme beraberinde liyakatin , rekabetin ve gerçeğin ikinci plana atılıp entellektuel gerileme pahasına gerçekleştiriliyor. |
| hayatımda daha saçma az şey okudum. sadece kadın düşmanlığı için yapılmış bir propaganda. yurtdışında diversity adı altında yapılan kayırmalar ile ülkemizin en ufak alakası bulunma... |
|
hayatımda daha saçma az şey okudum. sadece kadın düşmanlığı için yapılmış bir propaganda. yurtdışında diversity adı altında yapılan kayırmalar ile ülkemizin en ufak alakası bulunmamakta. burada daha çok anadoludaki üniversitelerde siyasi ya da akraba bağları ile kadrolaşma tipi akademisyenler mevcut. bu kadrolar hiç bir bilimsel çalışma yapmadan arpalıklarını alıp yatmaktalar ve asıl araştırma yapmaya çalışan daha iyi okulların da alacağı kaynaklardan kısılmasına neden oluyorlar. tepeden inme rektör ve yönetimlerin baskılarına değinmiyorum bile. bölümüm gereği bir çok kadın meslektaşım ve hocalarım oldu. lisansta (ytü) da yüksekte (boun) de tez hocalarım kadındı ve işlerinde başarılılardı. kadın ve erkek hocaların veya öğrencilerin arasında bir fark yok, bu kişinin kendisiyle alakalı. hatta kadınlar daha rekabetçi ve hırslı bile diyebilirim. sen bu işi düşünüp dert edinene kadar ülkemiz bazında çok daha fazla dert edinmemiz konu var yani. bu ülkede kimseye sırf kadın diye "aaa sen kadınsın gel seni kayıralım" dednildiği yok. senin gibilerin zihniyetine göre kadın sadece ev işlerini yapıp çocuk yapması gereken makine mi olmalı yani? akademide de iş hayatında da kadınlar çocuk sahibi oluyor merak etme derdin buysa. bu çocuk sayısı mevzusu seni niye bu kadar gerekiyor onu da anlamış değilim. batının dertlerini fazla dert ediniyorsun. bizim bu dertleri edinebilmemiz için önce avrupalı kafa rahatlığına erişebilmemiz gerekiyor. diversity ayağına göçmenlere, lgbt bireylere pozitif ayrımcılık yapılıyor dersen yine anlaşılabilir. ancak bu da ülkemizde yok. bunlara gelesiye kadar zaten çok daha temel konularda sıkıntılar mevcut. ayrıca alıntı yaptığın kanallar da bildiğin batı sağcı propagandası kanallar. burada kimseyi yanlı kanalları örnek göstererek manipüle etmeyi çalışma. https://en.wikipedia.org/wiki/Quillette |
|
üç yıl abd'li firma ile çalıştım. liberal solun faşistliği bir başkadır özellikle uçlara gittiğiniz zaman sağı aratmaz. bizdeki siyasal islamcılarda gördüğ... |
|
üç yıl abd'li firma ile çalıştım. liberal solun faşistliği bir başkadır özellikle uçlara gittiğiniz zaman sağı aratmaz. bizdeki siyasal islamcılarda gördüğümüz olumsuzlukların karşılığı bunlarda da mevcut. yobazlık, adam kayırma ve karşı tarafı susturma eğilimi ne ararsan var, üstüne feminism, cancel culture vb. tuzu biberi oluyor. tr'de siyasal islamı yensek bu sefer bu tipler türeyecek, aklın hakim olduğu bir toplum görme ihtimalimiz olduğunu sanmıyorum. |
|
Burada elde edilen sonuçların. Kadın ve erkeklerin farklı evrimsel gelişim yolları ile bunun psikolojik yönelimlerini etkilemesi ile derinden bagi var. Erkekler duygusal açıdan daha duyarsız ve acik rekabete yatkın iken kadınlar ise daha duyarlı ve açık rekabete kapalı varlıklar. Buda kadın sayısı arttirilca ne olursa olsun eşitlik ve zayıf toplulukların korunması gibj kavramların akademide rekabet ve niteligin önüne geçmesine yol açıyor. Buda bize Sosyal dogruculuk , kapsayicilik , eşitlik gibi kavramların güçlenmesi olarak geri dönüyor. Fakat bu guclenme beraberinde liyakatin , rekabetin ve gerçeğin ikinci plana atılıp entellektuel gerileme pahasına gerçekleştiriliyor. |
| Parayı veren düdüğü çalar veya torpil rüşvet kayırma ile bir yere gelen devamlı o makama getiren düşünce ,kişi yada yapıyı savunur... Kadını ön plana çıkarmak dinsel bazı düşüncelere karşı olarak laik düşüncenin sonucudur..dinsel düşünceler genelde kadını toplumda çok fazla olmasını istemez veya bazı iş kollarında olmasını ister . Laik düşünce ise kadını her yerde en az %50 yada biraz düşük ( siyasette %30 gibi) kota ile bunu yapmak ister . Eğitimde de artık kadınların sayısı erkekleri geçmiştir |
|
Önemli olan ilk başta ne düşündüğün değil. Düşüncelerini olgulara, sonuçlara bakarak değiştirebilmektir. Atatürk'ün dediği gibi Birgün benim düşüncelerim bilim ile çelişirse bilimi seçin. Bu arada İngiltere'nin en yetkin üniversitelerinden biri olan Cambrigde'de 20 yıllık görevinden istifa eden bir öğretim görevlisinin bu konuda savunulan nedenlerin üniversitede nasıl bir bozulmaya yol açtığı konusundaki yazıyı da okumanızı öneririm. "Daha da endişe verici olanı, kurumun temel karakteri olan elit, seçici, rekabetçi ve titizliğe dair daha derinlerde yatan bir güven kaybı söz konusu. Akademisyen meslektaşlarımın, kimi öğrencilerin sınavlarda diğerlerinden daha başarılı olmasının nihayetinde etik ya da makul olup olmadığı konusunda tartıştıklarını bile duydum — akademisyenler dereceye göre not verme ilkesinden şüphe duyuyorlar." Özellikle altı çizili cümle artık nitelik ve kalitenin ne kadar ikinci plana atıldığının tehlikeli bir özeti gibi. https://www.sosyalbilimler.org/gerileme-ve-dusus-universite-egitimi-nasil-cocuksulastirildi/?utm_campaign=DonanimHaber&utm_medium=referral&utm_source=DonanimHaber |
| Kadını iş hayatına sokarsa olacağı budur. Kadının yeri evidir, bir de kadın hastalıkları doktorluğudur, jinekolojidir. |
| Daha çok torpille alakalı |
|
hayatımda daha saçma az şey okudum. sadece kadın düşmanlığı için yapılmış bir propaganda. yurtdışında diversity adı altında yapılan kayırmalar ile ülkemizin en ufak alakası bulunmamakta. burada daha çok anadoludaki üniversitelerde siyasi ya da akraba bağları ile kadrolaşma tipi akademisyenler mevcut. bu kadrolar hiç bir bilimsel çalışma yapmadan arpalıklarını alıp yatmaktalar ve asıl araştırma yapmaya çalışan daha iyi okulların da alacağı kaynaklardan kısılmasına neden oluyorlar. tepeden inme rektör ve yönetimlerin baskılarına değinmiyorum bile. bölümüm gereği bir çok kadın meslektaşım ve hocalarım oldu. lisansta (ytü) da yüksekte (boun) de tez hocalarım kadındı ve işlerinde başarılılardı. kadın ve erkek hocaların veya öğrencilerin arasında bir fark yok, bu kişinin kendisiyle alakalı. hatta kadınlar daha rekabetçi ve hırslı bile diyebilirim. sen bu işi düşünüp dert edinene kadar ülkemiz bazında çok daha fazla dert edinmemiz konu var yani. bu ülkede kimseye sırf kadın diye "aaa sen kadınsın gel seni kayıralım" dednildiği yok. senin gibilerin zihniyetine göre kadın sadece ev işlerini yapıp çocuk yapması gereken makine mi olmalı yani? akademide de iş hayatında da kadınlar çocuk sahibi oluyor merak etme derdin buysa. bu çocuk sayısı mevzusu seni niye bu kadar gerekiyor onu da anlamış değilim. batının dertlerini fazla dert ediniyorsun. bizim bu dertleri edinebilmemiz için önce avrupalı kafa rahatlığına erişebilmemiz gerekiyor. diversity ayağına göçmenlere, lgbt bireylere pozitif ayrımcılık yapılıyor dersen yine anlaşılabilir. ancak bu da ülkemizde yok. bunlara gelesiye kadar zaten çok daha temel konularda sıkıntılar mevcut. ayrıca alıntı yaptığın kanallar da bildiğin batı sağcı propagandası kanallar. burada kimseyi yanlı kanalları örnek göstererek manipüle etmeyi çalışma. https://en.wikipedia.org/wiki/Quillette
|
|
Bu kuresellesme çağında batının dertleri bizi ilgilendirmez demek kadar gerçeklerden kopuk bir sav olamaz. Nitekim eğer özel bölgelerini yaprakla örtüp ormanda yasamıyorsan Turkiye'nin artık batıdaki akımlardan dünyadaki pekçok bölge gibi derinden etkilendiğinden şüphe duymazsın. Özellikle İngilizcenin toplumda yayılması( birde İnternet etkisi) bile pekcok insanın Batı kaynaklı modern tartismakara senin sandığından çok daha çabuk engaje olmasina yol açıyor. Sözde "Bizim" sorunumuz olduğunu iddia ettiğin taşra üniversitelerindeki kalitesizlik ve adam kayirmaciliğı ele alalım. Bu her dağa Üniversite politikası çıkmadan önce her yerde deli gibi ESITLIKCILIK adı altinda herkesin üniversite okuması, heryere üniversite açılması hatta üniversite sınavlarının kaldırılması gibi ağır bir propaganda çalışması yürütüldü. Eğer GOOGLE açıp oraya overeducation problem yazarsan bu Turkiye'de yuksekogretimi mahvetmiş olan akımjn dünyada da benzer sorunlar yarattığı. Sadece Akp'nin devlet insiyatifi kullanarak bu yıkıcı akımı Turkiye'ye aşırı derecede hızlı biçimde getirdiğini görürsün. Ote yanda artık tartışmalarda bu kadın düşmanlığı, homofibiklik veya ırkçılık gibi etiketleri buruşturup çöpe fırlatmanın zamanı çoktan gelip geçmedi mi ? Sırf bu etiketler yüzünden insanlar nesnel gerçekliğin odak olduğu mantıklı tartışmalar yürütemez duruma geldiler . Akademide hakim olan bu baskı ortamında bilim insanları için bazı konuların "TABU" haline getirilmesi otosansure bu otosansurde farkında olmadan bilimsel araştırmaların gerçeği tüm yönleriyle sunamayacak duruma gelmesine yol açtı. Sen istediğin kadar aksini, savunduğun sözde yüksek etik değerlerle kamufle etmeye çalış ama özellikle halk ile birebir temasta olan oyun , dizi ve film gibi sektörlerde bu gibi dayatmaları nasıl bir kalitesizlik , liyakatsizlik ve sanatta gerileme yarattığı artık onca ana akım propagandaya karşın gizlenemez duruma gelmiş halde. Sözün özü artık bilimsel lugattan özgür tartışma ortamını öldüren bazı sloganları atıp gerçekleri olduğu gibi görüp tartışmanın zamanı geldi de geçiyor bile . Bu cinsiyet ve kimlik politikalarının Amerikan toplumu uzerinde yarattığı toplumsal çözülme ve her türlü kuruma olan devasa güvensizliği sanki küreselleşmenin olmadığı herkesin kendi kabuğunda yaşadığı bir dünyada yaşıyormuş gibi algı kasarak görmezden gelmek sorunun gelecekte çok daha ağır bedeller odeterek yuzlesilmek zorunda kalımasından başka birseye yol acmayacaktir. |
| Bu daha çok Batı'da olan bir şey. Bizdeki versiyonunda kadın erkek fark etmeksizin üniversite adlı liseden bozma yerlerin AKP'liler tarafından arpalık haline getirilip doldurulması söz konusu. Bahsettiğin yerlerde yine vasatlık vardır muhtemelen, bizde o bile yok. Bizdeki sözde akademisyen özde vasıfsız torpilli akepelilerin bilimsel çalışmaların b'sini bile yürütmüyordur. Bu konu ancak ve ancak bizde sıradaki sorun olabilir. Veya zaten en iyi üniversitelerimiz -artık ne kadar iyi olabilirlerse- anca oralarda bir sorun olarak ortaya çıkabilir, bir ihtimal. Bizdeki durum daha da vahim. |
|
sorun kadın değil. getirdiğin zihniyet. sen kadın diye solcu liberal kedi köpek aşığı kadını eminyet amiri yaparsan mesela, bu kadın sokakta çocuklar parçalanıyormuş, kuşlar sincaplar yok ediliyormuş vs takmaz. ama sen ANNE KADIN'ı eminyetin başına getirirsen o kadın da ona göre hizmet verir. kaypak adamdan dürüst iş beklenmeyeceği gibi, liberal sol (yeşil sol) görüşlüden milli değerlere toplumsal değerlere saygı bekleyemezsin. https://x.com/i/status/1983913497126654187 https://x.com/i/status/1983913497126654187 Liberal kadın mesela Amerika'da mülteci polislerini dereye bağırarak protesto ediyormuş. akıl karı iş değil ya. |
|
alaklası yok. Türk kadını kılıç kuşaıyordu. Yunan kadını ise haçlı tarafından, Kılıç Arslanın önüne bırakıldığında ise makyaj tazeliyordu ... iki kadın tipi arasında fark. sen nasıl yetiştirirsen öyle ağacı büyütürsün. bir tane video var hiç unutmam. amerikalı askerler japon adasına çıkıyorlar. o sırada tarlada çalışan japon kadın sırtında bebeği ile bunları görüyor ve tereddüt etmeden kendisini yanda kayalıklara atıyor. o japon kadındaki billur sen de ben de yoktur kardeş. kadın milletini değil kadın milletini yıllardır yontup büken amerikancı yahudi aklı eleştir. Atatürk kadına eşitlik verdi. Arap aklı ile yerde köpek gibi saklanmasını engelledi. Ona erkeğinin yanında durmasını sağladı. bugünki kadın ırkının büyük kısmı gibi kucaktan kucağa gezmeleri için vermedi. kemalist geçinip hele Türk olmayan yunan kürt vs kadınları görüyorum, Atatürk resmini paylaşıyorlar. Tek adam kitabında Atatürk için yabancı erkekleri geçtim, yabancı kadınla evlenen Türk erkeklerine bile Atatürk'ün pek iyi düşünceler beslemediği yazılır. bu yüzden yazıyorum. Kemalizim kemik sağdır. Beykoz'u basan kemalistler işte yıllar içinde amerika tarafından din min diye sola kaydırılıp yumşatıldılar. Aziz sancar'ın 1960 anılarını okuyun. Zamanında milliyetçiler liselilerde arapçıları dövüyorlarmış . |
|
seni pis misojinist!!!!!! araştırmayı yapanlar da misojinist. Gerçek gibi çağdışı şeyleri savunuyorlar politik dogruculuk ve sosyal eşitlik gibi seylere karşı. Faşizme karşı bacak omuza! "Sosyal bilim" ucubesi bilime vurulan ilk baltadir, sosyologları psikologları dilcileri tarihçilerin kendilerini bilim adamı zannetmelerine müsaade edersen ortalığı boyle sokella götürür. Bu arada entelektüel, tek l ile. |
|
Türkçe'ye geçmiş şekli "entellektüel"dir en azından okunuşu bu şekildedir. Umarım birgun TDK'nin görevinin yaşayan Türkçe'yi kayıt altına almak olduğunu farkedersin . Tabiki bu şekilde inat devam ettirilirse pekcok yabancı dilde görülen yazı dili ile gerçek hayatta kullanılan dilin ayrışması sonucu ortaya çıkar. Ben sırf TDK diyor diye bir sözcüğü Türkçe'ye uygun olmayan biçimde telaffuz edeceğim diye ağzımı eğip bükemem. Hani sizlerin çok savunduğu Türkçe'ye mal olmuş tabiri vardır işte mal olma bu şekilde olur. Yani Türkçe'ye göre eğilip bukulerek . Not : Zaten başka dillerde de iki l versiyonunu bulmak mümkün. Yani ortada ima ettiğin gibi bir fizik yasasını çiğnemiyoruz. |
|
Örnek geçe çalışıyorsun kadın olduğu için devriye atmıyor ama seninle aynı parayı alıyor bu bildiğin haksızlıktır kadının olduğu yerde çalışılmıyor. Kadınlarla anlaşmak zor kadının olduğu yerde çalışmayın negatif enerjilerini her yere yayıyorlar. Kadının çalışmasına karşıyım aslında ucuz iş gücü olmasına karşıyım erkek çalışsın evini geçindirsin yada evlenmesin. |
|
Kadını iş hayatına sokarsa olacağı budur. Kadının yeri evidir, bir de kadın hastalıkları doktorluğudur, jinekolojidir. Niye, iş hayatında senden 100 kat donanımlı kadın yok mu? Sen kendi zümreni köreltmek istiyorsan devam et. Bu haber zaten daha çok akademisyenlikle alakalı. |
|
üç yıl abd'li firma ile çalıştım. liberal solun faşistliği bir başkadır özellikle uçlara gittiğiniz zaman sağı aratmaz. bizdeki siyasal islamcılarda gördüğümüz olumsuzlukların karşılığı bunlarda da mevcut. yobazlık, adam kayırma ve karşı tarafı susturma eğilimi ne ararsan var, üstüne feminism, cancel culture vb. tuzu biberi oluyor. tr'de siyasal islamı yensek bu sefer bu tipler türeyecek, aklın hakim olduğu bir toplum görme ihtimalimiz olduğunu sanmıyorum. |
| Kadinlarin cogu erkek jinekologlari tercih eder. |
Buda akademinin daha eşitlikçi bir yer olması için yapılan dayatma arttıkça kalitenin dustugu , daha eşit olmak için entellektuel açıdan daha geri olmayı kabul ettiğimiz bir noktaya bizi getiriyor.
Günümüzde sanat , kültür, bilim ve özellikle sosyal bilimlerde gerçekleşen dejenerasyon ile daha eşitlikçi olma dayatması arasında çarpıcı bir ilişki göze çarpıyor.
Nasıl ki komünizm herkesi ekonomik açıdan eşit yapmayı savundugunda bunu herkesi fakirlikte eşitlenerek yapıyorsa kadın- erkek eşitliği, ırk eşitliği dayatması da bunu entellektuel açıdan toplumu gerileterek gerçekleştiriyor gibi görünüyor.
Yapılan araştırmada en çarpıcı sonuç ise erkek bilim insanlarının daha çok bilimsel gelişmeyi ön plana koyarken kadın bilim inşaatının ise sosyal ilerleme dedikleri ideolojik tutumu bilimin hedefi olarak görmesi.
Erkek bilim insanlarının kişinin hiçbir önyargi ve kurumsal baskı olmadan istediği araştırmayı yapabilmesi savunurken kadın bilim insanları ise araştırmaların politik dogruculuk ile çelişmeyecek biçimde kısıtlanması gerektiğini savunması!
Erkek bilim insanları "Gercek" ile sosyal eşitlik amaçları çatıştığında Gerçek seçilmeli derken kadın bilim insanları ise bu soruda çekimser kalmayı tercih etmiş.
Yapılan araştırmaların geneline bakıldığında ise erkek bilim insanlarının bilimsel gorusleri "GERÇEK" neyse onu bulmayı savunurken kadın bilim insanları ise Etik - İdeolojik Amaçların önemli olduğunu savunuyor .
Buda bilim dünyasında kadın sayısı arttıkça hem akademide genel bir dejenerasyon akademiye katılma niteliklerinin gitgide düşürülmesi sonucu gitgide daha vasat insanların kurumları isgal etmesine yol açıyor.
https://youtu.be/4auHntuf65k?si=U-rSQJrGLQrHQ1K4
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 30 Ekim 2025; 4:25:10 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >