"İnsan, kendini yapma kudretinin bir ham maddesidir." Tek Adam, bu ham maddeyi yoğurarak hem kendini yaratan, hem ortaya çıkışı; milletinin, kavminin, çağının tarihinde bir dönüm noktası olan Adam'dır. Mustafa Kemal, Tek Adam'dı. Çünkü koşullar, olaylar ve yaşadığı hava içinde kendi ham maddesini yoğurarak, kendi kendini yarattı. Mücadelesi, milletinin kaderine damgasını vurdu. Ve hayatı, çağımızın yön tayin edici etkenlerinden biri oldu. - Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam (Cilt 1), 1963. |
Yalnız Atatürk'tür ki ne insanlarla insanlar, ne milletlerle milletler arasında bir kin, bir düşmanlık kaygısı gütmeden eserini vermiştir. Düşmanını, daha yendiği anda affetmiştir. Esir ettiği generallere, daha savaş meydanında mertçe el uzatan tek adam odur. Bu generalleri kendi yurduna salan önderleri, devlet, hükümet reislerini, ülkesine dost olarak çağıran, onları kendi toprağında dost olarak karşılayan, ağırlayan ve onların hepsini istisnasız fetheden odur. Kısacası "Yurtta barış, cihanda barış" yalnız onun sloganıdır. - Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam (Cilt 2), 1964. |
Politikanın bir vatan hizmeti karakteri edinmesini istiyoruz. Atatürk sonrası bozgunculuğu suçu, başta sözde onun olmakla övünen parti olmak üzere bütün partilerindir. Politikacılarındır. Politikacılığı ikbal ve çıkar mesleği olarak seçenlerindir. - Falih Rıfkı ATAY, Atatürk Ne İdi?, 1968. |
Ağır bir hastalığın nöbetleri içinde ölümü iki gözleri ile görmüş gibi olanlar vardır. Ben iki gözümle battığımızı gördüm ve kurtulduğumuzu gördüm. Mustafa Kemal'i unutamam. O sonra daha da büyüdü. Kendi milletine tekrar o günleri göstermemek için, asıl kurtuluş savaşına zaferden sonra girdi. İnkılâp nizamının Atatürk'ü, zaferin Mustafa Kemal'ini gölgede bıraktı. Kendini gene kendi geçti. Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için, siz de Atatürk'ü unutmayınız. Mustafa Kemal bizimdi, Atatürk sizindir. - Falih Rıfkı ATAY, Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri, 1955. |
< Resime gitmek için tıklayın > Saygı, minnet, özlem ve rahmetle Atamızı anıyoruz. Nur içinde yat Atam. |
Son acı hasretlerinden biri, iyi olursa bir yaylaya gitmek, orada serin kaynak suları ve süt içmek özlemesi olmuştu. İkincisi de orduyu ve halkı 15'inci yıl dönümü töreninde bir daha görebilmekti. Şeref tribünündeki asansör bunun için yapılmıştı. Anadolu yaylalarındaki koyun sürülerinin çan sesleri kulağında, çelik miğfer başlıklı askerlerinin ve önlerinden geçtiği vakit çılgınca alkış tutan halkının hayali gözlerinde, bir vatan ve millet kurtarıcısı, en hazin bir gurbet yalnızlığı içinde gözlerini kapadı. O gün yandık. Günlerce, haftalarca, üstümüze memleket yıkılmış gibi, bir can bunaltısı içinde kıvrandık. Atatürk... Senden önce ölmek ne bahtiyarlıkmış. - Falih Rıfkı ATAY, Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri, 1955. |
Ruhun şad olsun Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. Kalbimizdesin, aklımızdasın. Bilimle, akılla, kitaplarla, bağımsızlıkla, özgürlükle vb. her şeyimizle seni takip edeceğiz. |
Unutmadık, unutmayacağız. Sen bize bir Cumhuriyet bıraktın, bir fikir bıraktın. Sahip çıkacağız. Aydınlattığın yolda yürüdüğümüz müddetçe mirasın da sen de yaşayacaksın ATAM. Ruhun şad olsun. Videoyu izlemek için tıklayınız |
Gözlerimde kanlı yaşlar Hasretin bağrımda kışlar Başa geldi olmaz işler Bin bir dertle doldu gönlüm.. < Resime gitmek için tıklayın > |
(Atatürk anlatıyor.) O esnada salonun bir köşesinde, demin işaret ettiğim Balkan Savaşı kumandanları hareketli bir diyalog içinde idiler... Bir büyük kumandan diyordu ki: - Efendim, bu Türk neferlerinden hayır yoktur, bunlar hayvan sürüsüdür. Yalnız kaçmayı bilirler. Allah muhafaza etsin, böyle hissiz bir sürüye kimseyi kumandan etmesin... Kendi vaziyetimi unutarak onlarla ilgilenmeye başlamıştım. Coşkun konuşmanın en çok konuşan kumandanına dedim ki: - Paşam, biz de askeriz. Biz de bu orduya kumanda etmiş adamız. Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez... Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki, onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır. Eğer siz kaçtığınız alçaklığını Türk neferlerine yüklemek istiyorsanız insafsızlık ediyorsunuz. Muhatabım olan general beni tanımıyordu. Yahut tanımazlıktan geliyordu... Bir an durdu, sağındaki solundaki arkadaşlarına sordu: "Kimdir?" Fısıltılar bu zatı aydınlattı. Ondan sonra sessizlik hakim oldu. - Falih Rıfkı ATAY, Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, 1955. |
O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik bizi heyecanlandırmaya yeterdi. Üsküdar'dan entariyi kaldırmak, Merkez Kumandanlığı koğuşunda kadın döndürmemek yahut sokakta aynı arabaya binen kadın ve erkeklerden karı-koca vesikası sormamak, hemen hemen devrimcilik gibi ileri davranışlardı. Gözleri Mustafa Kemal gününde açılmış olanlara 1913 avuntuları ne kadar gülünç gelir. - Falih Rıfkı ATAY, Zeytindağı, 1932. |
Bazı arkadaşlarıyla konuşmuş; zihnindekilerden, yapmak istediklerinden, projelerinden bahsetmiştir. Bu arkadaşlarının bir kısmı ona güvendikleri için, "Tamam Paşam, yapalım." demişler ama Mustafa Kemal'in söylediklerinin gerçek olabileceğine, hayat bulabileceğine tam da inanamamışlardır. Mesela, Anadolu'ya giderken İsmet Paşa'yı arayıp kendisiyle birlikte gelmesini istemiştir. İsmet Paşa, "Daha yeni evlendim." cevabını vererek bu daveti reddetmiştir. Bu cevabın arkasında şu vardır aslında: "Ne olacağı belli değil, ihtiyatlı davranayım." Bu da zaten İsmet Paşa'nın hayatı boyunca güttüğü "yoğurdu üfleyerek yeme" politikasıdır. Fakat Mustafa Kemal öyle değil, kendisini bir konuda ikna ettiği zaman o işin peşine düşebilen bir insan. A. M. Celâl ŞENGÖR, Dâhi Diktatör, 2014. |
Mustafa Kemal'in kafasında yalnız askerlik bilimi değil, tüm yaşam, problem teşhisi ve problem çözümü halkalarından oluşan sürekli bir zincirdi. Bu zinciri herhangi bir yerde kesmeyi öngören her türlü doktrin onun düşüncesine tamamen yabancıydı. Cumhuriyet Halk Partisi'ni kastederek: "Paşam, bu partinin doktrini yok." diyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na "Elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz." diye karşılık vermemiş miydi? A. M. Celâl ŞENGÖR, Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması, 2001. |
Ekle abi. atamızın izindeyiz. |
... Kurduna kuşuna sor söylesin Neydi Türk'ün o günkü telâşı Karalar giymişti Anadolu Kan bir yandan bir yandan gözyaşı Sürmedi çok şükür o kıyamet Gecenin birinde fecre karşı Güneşten evvel doğdu ufukta Mustafa Kemal'in altın başı Vatan sevgisinin mihenk taşı - Cahit Sıtkı TARANCI, "İstiklal Marşı'nı Dinlerken" adlı şiirinden bir parça. |
- Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Atatürk, 1946.