Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
16
Cevap
2605
Tıklama
45
Öne Çıkarma
Atatürk’ün Sosyal Fabrika Projesi Nazilli Basma Fabrikası..
Y
5 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

Atatürk’ün bu memleketin başına gelmiş en güzel şey olduğunun ispatı olan projedir Sosyal Fabrika Projesi ve bu kapsamda faaliyete geçirilen Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası…

Ulu Önder’in en beğendiğim ve en anlamlı söylemlerinden biri de şudur;
“her fabrika bir kaledir…”

Ne kadar sade, ama ne kadar anlamlı bir söz.

Her fabrika bir kaledir.
Yani bir fabrika içi sadece makinelerle, techizatla, işçilerle dolu bir bina, bir mekan değildir, o binanın da ötesidir.

İşte Atatürk’ün bu söylemi doğrultusunda günümüzden 80 yıl önce kale gibi fabrikalarla başlıyordu sosyal fabrika projesi.
Sosyal fabrika projesinin ilk ve en güzel örneği, 1937’de Atatürk tarafından açılan nazilli sümerbank basma fabrikası’dır.

Atatürk’ün kafasındaki fabrika, sadece üretim yapılan bir mekan değil, aynı zamanda “ar-ge” çalışmalarının yapıldığı bir laboratuar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve spor imkanlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir “yaşam alanı”, bir kampustur.

Atatürk, işçilerin yüksek standartlarda, her türlü imkândan yararlandıkları bu “sosyal fabrikaları” anadolu’nun her yanına yapmayı planlıyordu. ama bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.

Fabrika, Türk-Sovyet ortak yapımıdır.
Makineler ve teçhizatların çoğu Sovyetler Birliği’nden narenciye karşılığında alınmıştır. fabrika kuruluşundaki işçi açığını kapatmak için 120 Sovyet montör ve mühendisi istihdam etmiştir.

Nazilli Sümerbank basma fabrikası, sosyalist ülkeler de dâhil, dünyada görülmemiş bir “sosyal” niteliğe sahiptir.
evet, fabrika kurulurken Sovyet modeli esas alınmıştır, ama genç cumhuriyetin genç mühendisleri Türk devrimine has, çok özgün bir eser ortaya çıkarmayı başarmışlardır.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, 1930’ların dünyasında bir benzerine daha rastlanmayacak kadar özgün bir “sosyo-kültürel” ekonomi projesidir.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasının bazı özellikleri;

•Fabrika, balolar, danslar ve partiler düzenlemiştir.
1930’ların ortalarına kadar kadınlı erkekli hiçbir toplantıya katılmamış halk, fabrikanın organize ettiği balolar, danslar ve partilerle sosyalleşmiş, özellikle kadın ön plana çıkmaya başlamıştır.
•Fabrikada sinema salonu vardır.
1937 yılında 12 bin kişinin yaşadığı bir kentte, bu fabrika bünyesinde 700 kişilik bir sinema salonu açılmıştır. İki defa memurlara, iki defa işçilere ve iki defa da ustalara olmak üzere haftada toplam altı defa film gösterilmiştir.

•Fabrika halkevi kurmuştur.
Fabrika “sümer halkevi” adıyla bir halkevi kurarak halkı her konuda bilinçlendirmeye çalışmıştır.

•Fabrikanın korosu vardır.
Fabrika çalışanları arasında bir müzik grubu oluşturulmuştur. Klasik müzik seslendiren grup Nazilli, Aydın ve Denizli’de konserler vererek “çok sesli” müziğin Anadolu’da tanınmasını sağlamıştır.
Fabrikada yemek aralarında dünya klasiklerinden eserler okuyan bu koro, işçilerin Beethoven dinlemelerini sağlamıştır.
Fabrikada, çalmayı bilen işçilerin kullanımlarına açık bir de piyano vardır.

•Fabrikanın hamamı vardır.
Fabrika bünyesinde kurulan bir hamam, hem işçilere hem de Nazilli halkına hizmet vermiştir.

•Fabrikanın ressamları vardır.
Fabrika bünyesindeki desinatörler belli zamanlarda fabrika dışına çıkarak Nazilli ve çevresinin güzel resimlerini yapmışlardır. Fabrika ressamlarının yaptığı bu tablolar açık arttırmalarda satılmıştır.
Resim heykel sergileri de düzenleyen fabrika Nazilli’de güzel sanatların gelişmesini sağlamıştır.

•Fabrikanın spor kulübü vardır.
Fabrikanın bünyesinde kurulan lacivert-beyaz renkli sümer spor, futbol, basketbol, atletizm, voleybol, bisiklet, güreş, yüzme, boks branşlarında faaliyet göstermiştir.
Fabrika bünyesindeki Sümer spor futbol sahası Türkiye’nin ilk “alttan ısıtmalı” futbol sahalarından biridir.
•Fabrika halka bedava basma dağıtmıştır.
Bir sosyal fabrika olarak tasarlanan Nazilli Sümerbank basma fabrikası, altı ayda bir halka “ıskarta basma” dağıtmıştır.

•Fabrikada işçiler için bir okuma yazma kursu vardır.

•Fabrikanın işçi radyosu vardır, işçi çocukları için kreşi vardır.

•Fabrika işçileri için uygun kalabilecekleri lojmanlar, ayrıca bekar işçiler için “bekar işçi pansiyonları” vardır.

•Fabrikada, lojmanda kalamayan işçi ve memurları şehirden fabrikaya taşımak için düzenli seferler yapan mini treni vardır.
•Fabrikanın elektrik ve su santralleri vardır.
Fabrika, bir dönem hem kendi elektrik ihtiyacını hem de nazilli kentinin elektrik ihtiyacını kendi bünyesindeki bir elektrik santraliyle sağlamıştır. dört kazan ve üç türbinli olan bu santral, 2500 kw gücündedir. Fabrikanın su ihtiyacını karşılamak için bir de su santrali vardır.

Evet, hiç şüphesiz ki bunların tamamı vizyon sahibi bir liderin düşüncelerini hayata geçirmesinden ibaretti.
ve Atatürk, Büyük Türk Milleti ile Nazilli’de bunları başardı.

O fabrika yıllar boyu tıkır tıkır işledi, binlerce kişiye sadece ekmek kapısı değil, umut ve yaşam oldu.

Sadece Nazilli basma fabrikası değil,

■Gemlik Suniipek Fabrikası.

■Bursa Merinos Fabrikası.

■İzmit Kağıt Fabrikası(seka)

■Ereğli Bez Fabrikası.

■Alpullu Şeker Fabrikası.

■Uşak Şeker Fabrikası.

■MKE Kırıkkale Fabrikası.

■Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası.

■Ankara Çimento Fabrikası.

■Eskişehir Şeker Fabrikası.

■Turhal Şeker Fabrikası.

■İzmit, Paşabahçe şişe ve cam fabrikası.

■Kayseri Bez Fabrikası.

■Keçiborlu Kükürt Fabrikası.

■Sivas Çimento Fabrikası.

■Karabük Demir Çelik Fabrikası.

Gibi dev fabrikalar da Atatürk döneminde planlanmış, imalata geçmiş ve bu ülkenin hem maddi, hem manevi birer servetleri olmuşlardır.

İşte yukarıdaki tüm bu fabrikalar, sadece birer beton ve makine yığını tesisler bütünü değil, aynı zamanda birer “sosyal fabrika”ydı.

Ve Atatürk’ün de dediği gibi, “her fabrika bir kaleydi…”

Şimdi malesef o kalelerin tamamı yıkıldı, satıldı, başka ellere geçti.
Ne sosyallik kaldı, ne de fabrika.



Güzel ve bilgilendirici bir yazı.Kaynaklarla ve fotoğraflarla da katkı yaparsan daha da güzel bir yazı olur.
Yoruma Git
Drumyr - 5 yıl +13
Keşke açık açık yazmasaydın fabrikaların bulunduğu şehirleri
Yoruma Git
lazer__ - 5 yıl +5
D
5 yıl
Teğmen

Güzel ve bilgilendirici bir yazı.Kaynaklarla ve fotoğraflarla da katkı yaparsan daha da güzel bir yazı olur.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
W
5 yıl
Yarbay

Üretime dahil olmayan, üretime dahil olmadığı halde yandaşlık sayesinde geçinebilen ve üretenlerin ürettiklerinden pay alan bir kesim için ne Atatürk önemlidir, ne de onun kurduğu fabrikalar...



L
5 yıl
Yarbay

Keşke açık açık yazmasaydın fabrikaların bulunduğu şehirleri



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

Y
5 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

maden petrol doğal gaz gibi gelir kaynağı yoksa devletin eğer gelirini sanayi tarım teknoloji gibi üretime dayalı bir kaynak yaratmalı Türkiye gibi oda yoksa o zaman dayanıyorlar vatandaşa
verginin vergisini gerekirse onunda vergisini alıyorlar poşet üzerinden doğayı bahane edip para alırlar :)
sonuç olarak nereden nereye demek kalıyor onca fabrika yönetimsel beceriksizlik yüzünden maalesef zarara uğradı ve elden uçtu gitti... Geçmiş olsun biz ayılana kadar gıçımızda ki donu almasalar bari ...



S
5 yıl
Yarbay

Nazilli yazısını görünce şok oldum. Şu an Nazilli’deyim ve yaşanmıcak hale getirenlere çok teşekkür ediyorum. Eskiden emekli şehri, rahat ve samimi şehir derdik ama her şey çok değişti. Esnaflar eskisi gibi samimi ve güvenilir değil. Bu ülkede Atatürk ışığından gitmeyen her nefer, yolundan sapmakla kalmıyor beraberinde yaşadığı alanı da kirletiyor.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

G
5 yıl
Binbaşı

Y
5 yıl
Binbaşı

kale dedinde ;


Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi yakup13 -- 13 Ocak 2019; 10:39:15 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
H
5 yıl
Yarbay

Bu gün microsoft, google gibi şirketlerin verdiği imkanların, o zamana göre verildiğini düşünün, bu yazdıklarınız çıkar heralde ortaya, belki daha düşük.
Paylaşım için teşekkürler.



K
5 yıl
Yüzbaşı

Keşke bu fabrikaların nasıl ve hangi tarihlerde kapandığını filanda yazsaydın.

Bende isterim herşeyi devlet üretsin maliyetine vatandaşa satsın ama bu kominist düşünceler, sovyetler birliğine yakınlaşmamız abd ve diğer ülkeleri korkutmuş. Sonrasında savaşarak alt edemedikleri Türk milletini siyasi ekonomik hamlelerle bu hala getirmişler. Atatürk güzel düşünmüş ama bence millete güvenerek yanlış kararlar almış. Milleti kandırmak çok kolay.

Cumhuriyeti ilan etmiş ama seçimler tek partili ve açık oylama şeklinde olmuş 1950 de gizli oylamaya geçilmiş Adalet partisi kazanmış. Belki çoğu avrupa ülkesindeki seçimli monarşik yönetim olsa bu koltuğu kapıp ceplerini doldurma peşindeki siyasiler olmazdı.

Bu kurulan fabrikalarında sahibi devlet yerine özel sektör olsaydı siyasilerin elinde oyuncak olmazdı. Çoğu fabrika eskidiği için makinalar değiştirilmemiş zarar etmiş kapanmış. Özelde olsa böylemi olurdu.

Bu fabrika hakkında çok yazı var ama sözcüde bulduğum daha tarafsız geldi link atıyorum...

https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/bir-basma-fistan-hikayesi-590193/

Ne oldu ise 1980'li yıllardan sonra oldu…
Neoliberalizm rüzgarı esiyordu.
Sosyal devlet yok eden ve itibariyle halkı ezen bu iktisadi plan “devrim” diye
yutturuldu. Devletin ekonomik hayattan tamamen çekilmesi amaçlanıyordu.

Bu vahşi kapitalizmi savunanlar, -büyük maaşlar karşılığı- gazetelerde yazdırılıp,
tv'lere çıkarıldı. Bunlar bilim adamı olmaktan çıkarıldı; deolog yapıldı.
Laf kalabalığıyla gerçeklerin üzerini örtüyorlardı.
Bunlar; Mehmet Altan, Asaf Savaş Akat gibi dönek liboşlardı.
Onlara göre, tarım ilkeldi; Türkiye bu köylülükten kurtulmalıydı!

Sadrazam Reşit Paşa gibi, iç piyasayı ardına kadar yabancı mallara açan
Turgut Özal “devrimci” ilan edildi. Halka hizmet için var olan kamu iktisadi kuruluşları, “KİT'ler zarar ediyor;
yoksulluğumuzun neden KİT'lerdir” yalanları pompalandı. İşçiler düşman haline
getirildi.

Bu arada:
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'nda olduğu gibi KİT'lerdeki makine ve tezgahlar
eskimişti ama değiştirilmiyordu. Nazilli'ye Karaman, Kayseri, Eskişehir, Bergama,
Adıyaman ve Bakırköy fabrikalarından demode, derleme tezgahlar sökülüp getirildi!
Bunlar bilinçli adımlardı; amaç kamu kuruluşlarını gözden düşürmekti.
Teknolojk gerilemenin verdiği zarar ve sürekli küçülmeyle fabrikada iş verimliliği düştü.
İşçilerde moral gücü tükeniyordu.
Fabrika 66 yıllık tarih boyunca 28 defa müdür değiştirdi.
200 yıl önce yaşananlar tekrarlandı; Türkiye'ye sokulan gümrüksüz ham bez
ithalatının yanı sıra, suni ve sentetik hazır giysilerde rekabet etmekte
zorlanıldı.
Pazar kaybedildi; 1998 yılında 4.3 milyon metre basma ve 598 ton iplik üretildi.
2001'de ise, üretim basmada 1.5 milyon metreye ve iplikte 500 tona düştü.
Ve…
Nazilli Sümerbank Basma Fabrkası'na son darbeyi Başbakanlık Özelleştirme
İdaresi vurdu. Fabrika kapatıldı ve bedelsiz olarak Adnan Menderes
Üniversitesi'ne devir edildi.
Üniversitenin kullanımı dışındaki büyük bir bölümü, içndeki tarihi dokuma makineler,
araç ve gereçleriyle çürümeye terk edildi.

Kemalist Devrim'e bir bıçak daha saplamışlardı.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kenbalx -- 14 Ocak 2019; 8:25:9 >

K
5 yıl
Yüzbaşı

Tören 09.10.1937 tarihinde. 11 ay sonra vefat ediyor. Ölümüyle ilgili birsürü komplo teorisi var. Ömrü yetseydi herşey daha güzel olurdu belki...

https://medium.com/@diamondtema/mustafa-kemal-atat%C3%BCrk-%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BCld%C3%BC-m%C3%BC-9330138bf08a


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Mualla Lahuti Efendi
G
5 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: kenbalx

Tören 09.10.1937 tarihinde. 11 ay sonra vefat ediyor. Ölümüyle ilgili birsürü komplo teorisi var. Ömrü yetseydi herşey daha güzel olurdu belki...

https://medium.com/@diamondtema/mustafa-kemal-atat%C3%BCrk-%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BCld%C3%BC-m%C3%BC-9330138bf08a
Uyduruk komplo teorileri bunlar. Atatürk'ün hastalığı ve seyri biliniyordu. Maalesef kendisine iyi bakmadığı için erken yaşta aramızdan ayrıldı. Hastalığı uzun sürmüş ve sıkıca takip edilmiştir. Öyle zehirlenmeyle falan ayarlanabilecek şeyler değil bu durumlar.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
5 yıl
Yüzbaşı

K
5 yıl
Yüzbaşı

Umarım öyledir.

"Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası İkinci Dünya Savaşı sırasında sırasyla 6 ve 9 Ağustos 1945 tarihinde ABD'li kuvvetler tarafından atıldı. Birleşik Krallık'ın rızasını alan ABD, Quebec Anlaşması kapsamında Japonya'nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atom bombası attı. Hiroşima'ya ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları sebebiyle çoğu sivil en az 129 bin kişi yaşamını yitirdi. Japonya'nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atılan atom bombaları, dünya savaş tarihi boyunca kullanılan tek atom bombası saldırısı olarak kayıtlara geçti."

Bu vahşeti yapan bi ülkeden her türlü pisliği beklerim...




Bu mesajda bahsedilenler: @Mualla Lahuti Efendi
T
5 yıl
Yüzbaşı

nede güzel yazmışsın
bunu lütfen Atatürk ün partisinde 40 yıldır hezimeti kendilerine bir sıfat olarak kabul etmişlere de okusan ve kaybettiği her seçimden sonra BU SEÇİMİ KAZANAN KİM sorusunun cevabını bu yazdıklarından sonra tekrar sorsan

ne güzel olur idi... ve belki bu ülke daha müfferrah bir statüye sahib de olabilir idi.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @yakup13
Y
5 yıl
Binbaşı

neden beni chpli olarak kabul edip yorumladın?

çevremde chp ye oy verenleri eleştirmek akplileri eleştirmekten daha sık yaptığım birşeydir(gerçi bunun sebebi akp lilerle konuşulamıyor olmasıda olabilir)



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @tosuntosun
T
5 yıl
Yüzbaşı

bir mhp li atatürkçüyüm der ve sever
bir akp li atatürkçüyüm der ve sever....
hatta hdp içinde bile atatürk ü seven çıkabilir

ama chp içinde atatürk seven veya onu insani sıfatlarını da hesaba katarak yorumlayana denk gelmedim.. diyebilirim

ama iş icraata gelindiğinde chp liler bir tabu olarak görüyor... ve ona göre savunuyor.

evet kendisi hayatda iken birçok iş - faaliyet - gelişmeye adım atmış ama yanı başındakiler her defasında kendisine çelme takmış - takılmış bir hükümet adamı olarak da tarihimizde yer aldığını konuşmaya kalktığımızda... chp liler bi taraflarıına yılan kaçmış gibi yırtınıyorlar.....

adam iyisi ile kötüsü ile bu ülkenin inkar edilemez kurucu lideri....
tabu yapmaya veya putlaştırmaya.. kendi kalıblarınıza göre fikir - ideolojilerinize sokmaya gerek yok

sana değildi sitemim... nutuğu ezbere okuyan ama nutukda bir cümleyi sorduğunda - bu böylemidir dediğinde kıyamet koparanlaradır serzenişim...




Bu mesajda bahsedilenler: @yakup13
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.