Ülkenin ekonomi sınıfı belli. Artık sadece alt ve üst sınıf var , orta sınıf da eridi. Ülkede ki paralar yok yere ve israf olacak bir şekilde betona harcanılıyor , sebebi hazır “trafik” , “mülkiyet”. Varsın trafik bol olsun , gideceğimiz yere 30 dakika geç gidelim. Karnımız doymadıktan sonra , üstümüzde kıyafet , elimizde bir işimiz , diplomamız olmadıktan sonra köprüler benim ne işime yarayacak ?
Asgari maaş 1400₺ , bu harcamaları yapmasak paramız devletimizde kalsa , o paralarla asgari ücreti yükseltip daha iyi maaş verebiliriz. Fabrika açabiliriz , Yerli mallarımızı üretebiliriz. Allah aşkına! , bu köprülerin , yolların bize ne faydası var ?
- Birileri karar veriyor ve köprü yapımı için ihale açıyor. - İhaleye, karar vericinin can yoldaşı firmalar katılıyor. - İhaleye katılan firmalar, projenin tamamlanması i...
- Birileri karar veriyor ve köprü yapımı için ihale açıyor. - İhaleye, karar vericinin can yoldaşı firmalar katılıyor. - İhaleye katılan firmalar, projenin tamamlanması için gerekli parayı, kamu bankalarının garantörlüğü sayesinde alıyorlar. - İhaleyi kazanan firma, tüm işleri iktidarın yandaşı olan taşeron firmalara veriyor. - İhalenin bir diğer önemli özelliği ise, karar vericinin geçiş ücreti garantisi vermesi oluyor.
Sonrasında;
- İhaleyi kazanan adam, inşaat süresince cebinden tek kuruş para çıkmadan işi bitiriyor. - İşi bitirdikten sonra, karar verici tüm ağır vasıtalara bu köprüden geçmeyi zorunlu kılıyor, çünkü garantör olduğu parayı bir şekilde ödetmesi gerekiyor. - Can yoldaşı firma, yeterli araç geçmediğini görünce, eksik kalan parayı devletten talep ediyor. - Devlet, ihaleyi kazanan can yoldaş firmanın talebini yerine getiriyor ve köprüden geçmeyiş ücreti ödüyor.
Sonuç olarak;
- Durduk yere yapılan ve milyarlarca dolara mal olan köprü, benim paramla yapılıyor. - Benim paramla yapılan köprüden ben geçerken para ödüyorum. - Benim paramla yapılan köprüden geçmezsem, ben yine para ödüyorum.
Bu işe "Hizmet" diyecek zeka seviyesine sahip birinin oyu ile benim oyumun eşit olması ne kadar acı.
- Birileri karar veriyor ve köprü yapımı için ihale açıyor. - İhaleye, karar vericinin can yoldaşı firmalar katılıyor. - İhaleye katılan firmalar, projenin tamamlanması için gerekli parayı, kamu bankalarının garantörlüğü sayesinde alıyorlar. - İhaleyi kazanan firma, tüm işleri iktidarın yandaşı olan taşeron firmalara veriyor. - İhalenin bir diğer önemli özelliği ise, karar vericinin geçiş ücreti garantisi vermesi oluyor.
Sonrasında;
- İhaleyi kazanan adam, inşaat süresince cebinden tek kuruş para çıkmadan işi bitiriyor. - İşi bitirdikten sonra, karar verici tüm ağır vasıtalara bu köprüden geçmeyi zorunlu kılıyor, çünkü garantör olduğu parayı bir şekilde ödetmesi gerekiyor. - Can yoldaşı firma, yeterli araç geçmediğini görünce, eksik kalan parayı devletten talep ediyor. - Devlet, ihaleyi kazanan can yoldaş firmanın talebini yerine getiriyor ve köprüden geçmeyiş ücreti ödüyor.
Sonuç olarak;
- Durduk yere yapılan ve milyarlarca dolara mal olan köprü, benim paramla yapılıyor. - Benim paramla yapılan köprüden ben geçerken para ödüyorum. - Benim paramla yapılan köprüden geçmezsem, ben yine para ödüyorum.
Bu işe "Hizmet" diyecek zeka seviyesine sahip birinin oyu ile benim oyumun eşit olması ne kadar acı.
Asgari maaş 1400₺ , bu harcamaları yapmasak paramız devletimizde kalsa , o paralarla asgari ücreti yükseltip daha iyi maaş verebiliriz. Fabrika açabiliriz , Yerli mallarımızı üretebiliriz. Allah aşkına! , bu köprülerin , yolların bize ne faydası var ?
< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >