N

Yarbay
12 Ocak 2019
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
1 üye
Görüntülenme (?)
709 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
N
7 gün
2014 Volvo V40 şanzıman düşük performans sorunu
Arkadaşlar aracım 186 binde volvo v40 dizel. Dün şanzıman düşük performans ve ESC servis gerekli uyarıları verdi (elektronik stabilite control gibi bi şeydi açılımı sanırım) bunların lambaları olan kayan bir araba işareti lambası da yandı.

arabanın kullanımında bir problem hissetmiyorum ama bu lambalar yanıyor. Daha önce yaşayan var mı? Sanayiye götürdüm öyle tanıdık ustam vardı aracın beynine bağlanmada başarısız oldu daha önce hiç böyle olmazdı.
N
geçen ay
Epic Games: “ Döviz Kurlarını Güncelliyoruz.”
Epic Games, geliştiricilere bölgesel fiyatlandırma hakkında bir mail attı. Uygun fiyatlara veda edebiliriz.

''Döviz kurlarını en iyi yansıtacak şekilde güncelliyoruz.''


< Resime gitmek için tıklayın >


https://x.com/ataritacom/status/1781578001710248197?s=46&t=bQGNcVdE8CEtdK7cexDgSw
N
2 ay
Bu sistem en f/p sistem midir?
Rage24 Hazır Sistemleri - inventus

Arkadaşlar bu fiyat bandında Nvidia tarafına en fazla rtc 4060 8 gb ekran kartı alabiliyorum. Bu linkini bıraktığım sistemde ise rx7600 xt 16 gb ekran kartı bulunuyor oyunların canavar gibi vram tükettiği bu noktada 16 gb ram uzun vadeli olacaktır diye düşündüm. Evet nvidia'nın dlss gibi büyük bir artısı var ama bundan 1-2 sene sonra 8 gb gerçekten tıkanmaya başlayacak gibi. Alan wake 2'de bunu görebiliyoruz gibi mesela.

Siz ne dersiniz gerçekten f/p bir sistem mi?
N
3 ay
Samsung Exynos S24 ile ABD dışını nasıl kazıklıyor?
Biliyorsunuz Samsung, s23'te global olarak Snapdragon 8 Gen 2 kullandı ve cihazlar son derece stabildi ve Avrupa/Türkiye bölgesinde ABD'de nasılsa aynı seviyede kullanıldı. Ama bu sene tasarım ve kamerada iyileştirmeler yapmasına rağmen bizim bölgede Exynos 2400 garabetini piyasaya sürerek aynı fiyata Avrupa bölgesini kazıklıyor.

8 Gen 3 versiyonuna göre Exynos'ta yaşanan ekstra sorunlar:
- SD gen 3 %17yken şarjın bitmesi ve kapanması.
- Oyunda TAM 6.5 santigrat derece daha sıcak çalışması.
- Yerleşik kamera uygulaması ve birkaç uygulamada daha ÇÖKME sorunu.

Snapdragon vs Exynos on Galaxy S24 | Exynos is Burning? (youtube.com)


< Resime gitmek için tıklayın >

Şimdi soruyorum bu kullanıcıyı alenen kazıklamak değil mi? Hadi bizde biraz sübvansiyon uyguluyor fiyat kırıyor peki ya Avrupalılar yüzlerce doları neye ödüyor? Ya da Samsung bize biz size bu leş işlemciyi vereceğiz yüz dolar az ödeyin susun demeden fikrimizi sordu mu?
N
6 ay
18k bu sistem alınır mı?
1080p 60 fps medium-high sistem bakıyorum bu sistem uygun mudur? Bunu alacağına şunu al diyeceğiniz öneriniz varsa dinlerim. Fiyat maximum 20 bin.

GAMING-6600 / AMD Ryzen 5 5500 / ASUS Radeon DUAL RX 6600 8GB / 16GB RAM / 512GB M.2 SSD Gaming Bilgisayar - Gaming.Gen.TR
N
2 yıl
Xbox başkanı doğruladı: CoD, Owerwatch ve daha fazlası GamePass\u0027e gelecek.
Xbox Başkanı Phil Spencer, Microsoft'un Call of Duty'yi Xbox Game Pass'e koymayı planladığını doğruladı ve anlaşma yapıldıktan sonra Call of Duty oyunlarını Xbox'ta başladığı gün PlayStation'da başlatacaklarını da doğruladı.

Microsoft'un Activision Blizzard'ın 68 milyar dolarlık satın alımı tamamlandığında Xbox Game Pass aracılığıyla Call of Duty, Overwatch ve Diablo oynanabilecek.


< Resime gitmek için tıklayın >


CALL OF DUTY OYUNLARI XBOX GAME PASS'E GELİYOR

Spencer'ın yaptığı son dakika duyurusunda, "İnsanların platformlar ve cihazlar arasında birbirleriyle oynamalarını sağlamaya devam edeceğiz" sözlerine yer verdi ve Call of Duty'nin PlayStation'da devam eden kullanılabilirliği konusundaki endişelerini ve birleşme sonrası Xbox'ın aboneliği aracılığıyla sunarak "rakiplerini rekabet gücüne zarar vermek" için serinin sahipliğini potansiyel olarak kullanabileceğini belirtti.

Microsoft başkanı Brad Smith, "Sony, endüstri lideri olarak, Call of Duty için endişelendiğini söylüyor, ancak aynı oyunu aynı gün hem Xbox hem de PlayStation'da kullanıma sunmaya kararlı olduğumuzu söyledik" dedi. "İnsanların oyunlara daha az değil, daha fazla erişebilmesini istiyoruz"


https://www.eurogamer.net/call-of-duty-will-join-xbox-game-pass-but-still-launch-on-playstation-same-day

https://www.sondakika.com/haber/haber-xbox-baskani-phil-spencer-microsoft-un-call-of-duty-yi-xbox-game-pass-e-koymayi-15232784//
N
2 yıl
Windows defender işlemci sömürüsü
Arkadaşlar intel i3 16 GB ram'li bir bilgisayar kullanıyorum işlemci 6. Nesil olmasına rağmen hiçbir problem yapmadan tüm günlük işlerimi görüyor ram de yüksek AMA bu aptal Windows Defender her bilgisayarı açtığımda 10 dakika tarama yapıp CPU'yu sömürüyor.

Kapatmanın bir yolu yok mu? Başka antivirüs yükleyin durur dediler durmadı yine malware services çalışıyor + bu sefer yeni antivirüs de çalışıyor saçma sapan bir şey.

En olmadı linux vs geçeceğim artık ama bir yolu yok mu şu an bunu kapamanın aşırı tüketiyor işlemciyi. Windows 10'da da aynı 11'de de. Mesele defender.
N
2 yıl
AGT Kurye\u0027yi Amazon DE\u0027ye şikayet etmek.
Arkadaşlar bu Amazon Türkiye hala AGT Kurye denen kötü bile denemeyen korkunç hizmet veren kurye ile çalışmaya devam ediyor. Tek sorun yaşayanın ben olmadığıma eminim.

Ekşide bile hakkında 70 sayfa aralıksız küfür bela okuma var.

Bence bu Amazon Türkiye'yi izlediği bu İĞRENÇ politikadan dolayı şikayet etmeliyiz topluca Amazon Almanya'ya veya Amerika'ya merkez neresiyse.
N
2 yıl
Laptopu konsol için monitör olarak kullanmak?
Arkadaşlar mesela PS4 taşıyorum yanımda. Ama monitör taşıyamıyorum gittiğim yerde de TV ya da monitör yok. Laptop yanımda dedim şunu bir takayım oynayayım.

Tabii ki Laptopun görüntü çıkışı var yalnızca girişi yok. Video capture card ile yapılıyor diye bir şey okudum ama Lag durumu olur muhtemelen. Ms değerleri yüksek olur gibi geldi.

Var mıdır deneyen kullanan danışmak istedim.
N
3 yıl
İktidardakiler ekonomik kötüleşmeyi neden ve nasıl kasıtlı yapıyor.
Arkadaşlar yazı biraz uzun sonuçta gazete yazısı ama iktidarın bunlar bizim düşündüklerimizi düşünemiyorlar mı sorusunun net cevabı. Düşünüyorlar. Ama adamların ekonomik hayali bambaşka. Çin stratejisinin islamlı bir versiyonunu amaçlıyorlar. İnsanların dini duyguları da sömürülüyor.

Sovyet Devrimi, 150 milyonluk ülkenin 110 milyonu köylülerden oluşan Rusya’da 30 bin mensubu olan Bolşevikler tarafından yapılmıştı.
Halbuki teoriye göre devrimi işçi sınıfının yapması gerekiyordu.
Devrim kendi özel şartlarında başarılınca at arabaya koşuldu ve Rus köylü sınıfından bir proletarya yaratmaya çalışıldı.
Bu toplum mühendisliği projesinin önünde büyük bir engel vardı: Toprak sahibi köylüler yani “kulaklar.”
Kulaklar şehirlere göç edip üretime işçi olarak katılmıyordu, bir ara sınıf olarak daha yoksul köylüleri de sömürüyorlardı. Tarım alanlarının kolektivizasyonu önünde de en büyük engeldiler.
Kısa sürede kulaklar bir nefret objesine dönüştü. Lenin onlar için “kıtlıkta semiren kan emiciler, vampirler, vurguncular, halkın malını yağmalayanlar” dedi.
1930 yılına gelindiğinde hızlı kalkınma hamlesi için 8.5 milyon köylü şehirlere işçi olarak getirilmişti.
Ama esas radikal hamleyi kalkınma hızını daha da hızlandırmak isteyen Stalin yaptı.
1930 yılında Politbüro kulak sınıfının tasfiyesine karar verdi.
Stalin, “Elimize kulaklara karşı bir saldırı yürütme şansı geçmiştir; dirençlerini kırıp onları sınıfça ortadan kaldırabiliriz” diyordu.
Bahsedilen bir kaç yüz kişi değildi. 4 milyon insandı. Önce hayvanlarına el konuldu. Bazıları hayvanlarını vermektense öldürdü.
Bu toplum mühendisliği projesine direnen 30 bin kulak öldürüldü. 2 milyon kişi Sovyetlerin ücra yerlerine sürüldü. Önemli bir kısmı da 1930 yılında kurulan Gulag’lara (Çalışma Kampları Yönetimi Baş İdaresi) atıldı.
Durup dururken kulakların gulaglarda biten hikayesini akla düşüren Türkiye’de ekonomiyi teoriye uydurmak için inatla yapılanlar...
Neredeyse Türkiye’deki bütün iktisatçılar hatta sıradan vatandaşlar bile Merkez Bankası’nın faizi düşürmesinin kuru yükselttiğini, kurun yükselmesinin enflasyonu yükselttiğini ve sonuçta bu ikisinin hepimizi fakirleştirdiğini söylüyor ve bu karara itiraz ediyorlar.
Ama bu itirazların hiçbiri işe yaramıyor.
Bu kuru inadın sebebi hakkında artık makul bir eleştiri duymak da zorlaşıyor.
Karar açıklandığında Twitter’da aralarında ekonomistlerin de olduğu yüzlerce kişi ancak “yazık” yazabildi.
Televizyonlarda kararı duyunca “Aaa” diye şaşkınlığını gizleyemeyenler oldu.
Merkez Bankası eski baş ekonomisti “Dibin de dibi varmış” diye yazdı ve bundan sonra artık faiz tahmini yapmayacağını açıkladı.
“Kendi ayağımıza kurşun” diyenler, “Ülke gözümüzün önünde batıyor” diyebilenler... Hatta en popüler ekonomi profesörlerinden biri artık sadece noktalama işaretleriyle olanlara tepki veriyor.
Peki gerçekten de bu kararlar sadece cehalet, rasyonalite kaybı, ve inattan mı ibaret mi?
Bu irrasyonalite içinde bir ideoloji, tercih, rasyonalite yok mu?
Sonuçta kaderinin oylanacağı bir seçime doğru hızla ilerleyen bir iktidar var karşımızda.
Herhalde sürekli kendi ayaklarına sıkarak seçimlere hazırlanmıyorlardır.
Kararların arkasındaki tercihin, ideolojinin Cumhurbaşkanı’nın faizin haram olmasına olan itikadi bağlılığı ve bunu doğrulayan faiz-enflasyon tezi olduğu hep söylendi.
Ama herhalde Cumhurbaşkanı’nın bu tezlerini destekleyen daha dünyevi tezler, bu kararların iktidar için, ülke için de hayırlı olduğunu düşünmesini sağlayan başka rasyonel açıklamalar da olmalı.
Bazıları iktidarın kuru yükselterek beşli çete ve belli bir rant çevresini mutlu ettiğini iddia ediyor.
Ama beşli çetenin oy sayısı eğer 5 milyon değilse bunun seçimlere doğru mantıklı bir su-i zan olduğu söylenemez.
Peki o halde bu doktorların ne dediğini dinlemeden bitkisel ilaç tedavisinde ısrar eden alternatif tıp reçetesi gibi alternatif ekonomi reçetesinin arkasında ne var?
Tabii ki ekonomik değil, ideolojik tercihler.
Cumhurbaşkanı’nın aktif ekonomi danışmanlarının tamamı ideolojik olarak piyasa ekonomisine şüpheci isimlerden oluşuyor.
AK Parti’nin aks değiştirmesinin çok öncesinden itibaren bu isimler Batı ve kapitalizm karşıtı tezleri savunmaktaydı.
Bazıları milliyetçilik ve ulusalcılıktan, bazıları ise sosyalizmden geliyor.
İslamcı, Milli Görüşçü bir ailede büyüyen eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da bu tezlere yakın bir isimdi.
Wikileaks’in yayınladığı mail kutusuna bakılırsa Albayrak, 2005’lerden bu yana sıkı bir Yiğit Bulut okuruydu.
Bulut’un AK Parti’ye yönelik e-muhtıraları bile savunduğu zamanlardan gelen bir ideolojik ortaklık bu.
Daha sonra “faiz lobisi” gibi tezlerle bu bir siyasi ortaklığa da dönüştü.
Nitekim Albayrak, henüz milletvekili yada bakan olmadığı 2014 yılında Sabah gazetesinde yazdığı “Mektebin Alaylısı” başlıklı köşe yazılarında bu ideolojik tercihini açıkça göstermekten çekinmedi.
Örneğin Eylül 2014’te o günkü Merkez Bankası’nın “laf dinlemeyip”, faiz artırımında ısrar etmesini eleştirmek için yazdığı “Başka merkezin bankası” başlıklı yazısında şöyle demişti:
“Kurumla ilgili bazı sıkıntılar artık Ankara'yı aşmış tüm Türkiye'de konuşulur olmuştur. Burada hakikaten samimiyetle iyi şeyler yapmaya çalışan bazı şahısları tenzih ederim. Ama bazılarının hangi amaca hizmet ettikleri gayet endişe verici. Peki ya suya sabuna dokunmadan, hiçbir konuda insiyatif almadan, fikir beyan etmeden ülkenin bu kadar önemli bir kurumunda koltuk işgal edenlere ne demeli? Bu kurumdan beklenen başka odak ve merkezlerin bir şubesi gibi hareket etmemeleri, artık Yeni Türkiye'nin bir kurumu olarak düşünsel ve kurumsal merkezlerine ülkenin menfaatlerini koymalarıdır.”
Sadece Merkez Bankası’nın dış güçlere hizmet ettiğini düşünmüyordu, o yazılarda eski bakanın sıkı bir Çin hayranı olduğu, Çin’in kalkınma modelini hararetle savunduğu, hatta Uygur meselesinin gündeme getirilmesini bile Çin ile Türkiye’nin ilişkilerini bozmak isteyenlere bağladığı görülebiliyordu.
Kendi ülkesinin Merkez Bankası’nın bile küresel güçlerin emrinde olduğuna, ülkesinin aleyhine çalıştığına inanabilen bu komplocu bakış, 2014’den sonra ekonomi yönetimine tazyikte bulunmaya başladı. Bu tazyik sonucunda sırayla Erdem Başçı, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, İbrahim Çanakçı gibi isimler sistemden tasfiye edildi.
Ve bu “mektebin alaylısı” kadrosu 2018’de ekonominin başına geçti.
Albayrak’ın katıldığı meşhur televizyon yayınında politikalarını savunurken sağ yumruğunu havaya kaldırıp heyecanla “Devrim” demesi boşuna değildi.
Sahiden de küresel sisteme, kapitalist güç odaklarına karşı mücadele ettiğini düşünüyordu.
Bu ‘devrimci’ mücadelenin ülkeye maliyeti ise malum...
Bu maliyet taşınamaz hale gelince Albayrak istifa etti ve Naci Ağbal ve Lütfü Elvan ikilisiyle yeniden klasik piyasacı ekonomi politikalarına geri dönüldü ama bu da kısa ömürlü oldu.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı’nda Cumhurbaşkanı’nın itikadi nedenlerle doğruluğundan şüphe etmediği ekonomi tezleri ile bu tezlere uygun dünyevi alternatif ekonomi tezler üreten danışmanlar arasında mükemmel bir ideolojik harmoni oluşmuştu ve bu alternatif bir evren yaratmıştı.
Bu evrende Türkiye’yi yüksek faizle yavaşlatmaya çalışan, faiz batağına sokmaya çalışan küresel güç odaklarına karşı mücadele edilmekteydi.
Bu mücadeleye katılmayan ve ısrarla klasik ekonomik tezleri ileri süren herkes de bu küresel çevrelerin “adamı” damgasını yiyordu.
Yıllar içinde bu damgayı ekonomi bakanları, Merkez Bankası başkanları, bankanın yöneticilerinin de içinde olduğu üst düzey bürokratlar ve tabii ekonomistler yedi.
Bugünlerde de bunca ekonomist faizlerin düşürülmesinin yanlış olduğunu söylerken, Cumhurbaşkanı Beştepe’de güvendiği ekonomi danışmanlarından şunları duyuyor:
“Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi yaptığı için faiz aracını güçlü bir şekilde kullanarak öncelikle TL’yi gereğinden fazla değerli tuttu bu sürede... Yüksek faizle tahkim edilmiş bir sıkı para politikasının enflasyonu önlemenin tek yolu olduğu ezberletilmişti çünkü. Ama bunun dalgalı kur rejimine ters olduğu, bankanın esasında enflasyon değil, kur hedeflediğini kimse söylemiyordu. Çünkü gereksiz değerli TL ithalat ve borç ekonomisi oluşturuyor, ihracatçıyı, sanayiciyi öldürüyordu. Bu arada bankalarda yüksek faizli ve komisyonlu -ama riski en az- tüketici kredileriyle iç talebi ve hane halkı borçlanmasını yukarı çekiyordu. İşletmeler yüksek faizden yatırım yapamıyor, verimlilik düşüyor ve işletme maliyetleri arttığı için enflasyon arz yönlü ve bankalar tarafından şişirilmiş talep etkisiyle de yükseliyordu. Ama bu ekonomi-politikası işsizliği de yükseltiyordu.
Bankacılık kesimi dışarıya kaynak aktarır hale gelmişti. Çünkü banka sisteminin -kamu bankaları dâhil- ihraç ettiği borçlanma kâğıtların uzun vadeli faiz getirisinin ülke büyümesinin üzerinde olmaması gerekir. Eğer bu böyleyse, siz hem dışarıdaki hem de içerideki rantiyeye kaynak aktarıyorsunuz ve ülkeyi yoksullaştırıyorsunuz demektir. Bunun için Türkiye’ye yıllardır ortalama faiz hadlerinin çok altında büyümesi öğütlenmiş ve ülke ne zaman çift haneli büyümeyi yakalama aşamasına gelmişse aşağıya çekilmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için faizler yüksek, büyüme düşük diyor. Yüksek faizin bunun için bir soygun mekanizması olduğunu yıllardır anlatıyor.
İşte tam bugün burayı aşacak yeni bir ekonomi programını gündeme taşımamız lazım...”
Bu alternetif tıpvari alternatif ekonomi reçetelerinin ne olduğunu anlamak isteyenler Cumhurbaşkanı’nın en yakın ekonomi danışmanlarından Cemil Ertem’in Milliyet gazetesindeki yazılarına bakabilir.

Bu yazılardaki ekonomi reçetelerinin aslında ne olduğu ve bize maliyetinin ne olabileceğini ise geçen salı günü Karar TV’de Elif Çakır’la birlikte konuk ettiğimiz eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Gelecek Partisi kurucularından Doç. Dr. İbrahim Turhan anlattı:
“Artık geçerliliği kalmamış ama geçmişte 1960-70’li yıllarda bir dönem hakim olmuş bir iktisat görüşü vardır. Enflasyonla büyüme arasında bir ödünleşme vardır. Büyümeyi artırmak istiyorsanız bir miktar enflasyona razı olmanız gerekir. Bu görüşü savunan, bu görüşe yakın bazı danışmanlar olduğunu biliyorum ben Cumhurbaşkanlığı’nda. Şöyle düşünmüş olabilirler. 20-30 enflasyon çok da önemli değil. Biz ne enflasyonlar gördük geçmişte. Yüzde 90-70 enflasyonlar yaşadı bu ülke. Yüzde 20-30 enflasyon kötü değildir. Gerekirse biz tanzim satış mağazaları kurarız. Gıda ürünleri, temel ihtiyaçları ucuza sübvanse ederek, bütçeden gerekirse kaynak aktararak ya da üreticileri satıcıları hizaya getirerek ucuzlatırız. Ücretleri de artırırız. Toplumun bu yüksek enflasyonla bir süre de yaşamasını sağlarız. Yeter ki iktisadi faaliyette bir aksama olmasın. İktisadi faaliyet hızlı artmaya devam etsin. Çünkü seçime gidiyoruz. Bunun için yapılması gereken şeylerden biri de ihracatı artırmaktır. İhracatı artırmak için de zayıf Türk lirası politikası izlemek gerekir. Bunlar için faizleri düşürelim, yatırım, ihracat artsın, bir miktar enflasyon da olsun ziyanı yok. Tabii çok yanlış bir düşünce. Bu yaklaşımın en büyük açmazı yüksek enflasyon, yüksek büyüme yapmıyor. Bunu yıllarca denedik.”
Turhan’ın anlattığı ekonomi modelin basit bir sonucu var; Orta sınıfın çökmesi.
Çünkü bu teze göre Türkiye ucuz üretim üssü haline gelecek.
İnsanlar da ucuz maliyetli işçiler olarak bu üretim sektöründe iş bulmaya başlayacak. Yani tüketici, hizmet sektörlerinde çalışan maaşlı orta sınıf, işçi sınıfı haline gelecek. Enflasyon ve kur yüksek olduğu için de orta sınıfın yaşam tarzı değişecek.
Türkiye’nin Çin’in yerine bir üretim ve tedarik üssü olmasından duyulan heyecan zaman zaman gazete haberlerine de yansıyor.
En son Sabah gazetesi geçen hafta bu heyecanı paylaşan bir haber yaptı:
“Avrupa'da enflasyonu 13 yılın zirvesine çıkaran, ABD ve Çin'de üretimde aksamalara neden olan tedarik zincirindeki kopuşlar, dünya devlerinin gözlerini Türkiye'ye çevirmesini sağladı. Son dönemde artan küresel nakliye fiyatları nedeniyle özellikle Avrupalı yatırımcıların yoğun ilgisiyle dikkati çeken Türkiye, coğrafi konumu, ulaşım ağı, demografik yapısı ve yatırımcılara sunduğu kolaylıklarla öne çıkıyor. Salgın ile birlikte uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması, pek çok yabancı uluslararası şirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye'yi cazip bir yatırım ve üretim merkezi haline dönüştürüyor.”

https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2021/10/22/dunyanin-yeni-tedarik-ussu-turkiye


Peki iktidar orta sınıfları vuracak böyle bir ekonomi modelini neden benimsiyor?
Çünkü bu yönetim anlaşışıyla artık daha eğitimli ve şehirli orta sınıfları ikna etmesi mümkün değil.
Orta sınıflar bugün Türkiye’de en çok bağıran, en çok muhalefet eden kesim. Sosyal medyayı aktif kullanıyorlar ve seslerini çıkarıyorlar.
İktidar uzun süredir hem söylemini hem de medyasını buna göre ayarladı. O yüzden iktidarın propaganda dili ve medyası, artık kendisine yakın orta sınıflara bile çiğ gelen bir din, vatan, bayrak, ezan, hainler diskuruna saplanıp kaldı.
Çünkü artık hedef kitle itiraz eden orta sınıflar değil.
Peki alt sınıfların bundan ne karı olacak.
Ucuz üretim üssü olmak işsizliği de azaltmak demek.
Hiç maaş almayan bir işsiz için düşük ücretli iş sahibi olmak bir kazanım. Herhalde hesaplanan bu.
Zaten üretim ve ihracattaki artışla en üst sınıfların da memnun edileceği düşünülüyor.
Olan ise bugün ve yarın orta sınıflara olacak.
Yani iktidar seçime doğru giderken orta sınıflardan ümidini kesmiş görünüyor. Ekonomideki kararlar da buna göre alınıyor.
O irrasyonalitenin içindeki rasyonalite bu olabilir.
Neyse ki “Silivri soğuktur” dışında bir gulag korkusu yok.
Seçimin kaderini de bu orta sınıfların tepkisi belirleyecek.

https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/peki-orta-siniflar-da-gulaglara-mi-1591000
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.